ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Depremler üç farklı sebeple ortaya çıkar. Bunlar tektonik, volkanik ve çökme depremleridir: Tektonik depremler, tektonik levhaların hareketinden kaynaklanır. Bu günlerde yaşamakta olduğumuz depremler tektonik kökenlilerdir ( Şekil 1 )
Deprem, litosferin yüzeye yakın kısımlarda meydana gelirse bunlara sığ depremler, 60 - 70 km lerde meydana gelirse derin depremler denir. Derin dep remler çok geniş alanlarda his-sedilir, buna karşılık yaptıkları hasar azdır. Sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler. Depremin oluştuğu yeraltı iç merkez, onu karşılayan üst kısım ise dış merkez olarak ifade edililir ( Şekil 2 ).
Depremler yer yüzüne farklı dalga boyları ile ulaşır. Bunlardan ilki P dalga (primer) dır. Hızı yer kabuğunun yapısına göre 1.5 ile 8 km / saniye arasındadır. Sismik aletlere ulaşan ilk dalgalardır. Yüzeye çıkışı itibarı ile boyuna dalgalar olarak adlandırırlır. İkinci dalgalar ise s dalgaları ( sekonder ) dalgalardır. Bunlar p dalgalarından daha yavaş olup ancak p nin %60’ı ile %70’i kadardır. S dalgaları yüzeye çıktığında uzun dalgalara / ( Longer ) dönüşerek hasar etkisi oluşur.
Depremin büyüklüğü, kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. Örneğin M = 2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kırık meydana geldiğini gösterir. Büyüklük bir birim artarsa, yani 3,0 büyüklüğünde bir deprem oluşmuş ise, yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanın olduğu anlaşılır. Dolayısı ile depremin büyüklüğü kırı-lan saha ile ilgili olmaktadır.
Yerin yapısı, merkeze uzaklığı veya yakınlığı, sert zeminler veya alüvyal alan oluşu gibi dış faktörlere bağlı olarak şiddet ortaya çıkar. Depremin şiddetini ölçmek için kullanılan sistemlerden biri Mercalli sistemidir. Bu sistem, depremin gerçek büyüklüğü ya da enerjisini ölçmek yerine, yeryüzünde yarattığı etkileri ölçüyor. Yani yüzeye dayalı bir tanımlama olmaktadır. Tamamen insan gözlemlerine ve insanların yaşadıkları hasarlara dayanır. Bir depremden sonra uzmanlar, etkilenen bölgeye giderek detaylı bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme sırasında, uzmanlar sadece yapıların zararını değil, aynı zamanda insanların sarsıntıyı nasıl hissettiklerini de inceliyor.

Şekil 2.
Deprem dalgaları
Depremin şiddeti için kullanılan ölçek, I’den XII’ye kadar olan roma rakamlarıyla ifade edilir. Büyüklük ile şiddet arasındaki ilişki şu şekilde ortaya çıkmaktadır
BÜYÜKLÜK ŞİDDET
0 - 1,9 I
Sadece alatler kaydeder
2 - 2,9 II
Çok hasas olanlar hisseder. Asılı objeler sallanır.
3 - 3,9 III
Bazı insanlar hisseder. Ağır kamyon geçiyor gibi titreme olur.
4 - 4,9 IV - V
Pek çok insan hisseder. Tabaklar, penceler ses verir. Kırılabilir.
5 - 5,9 VI
Herkes hsseder. Bacalar devrilir.
6 - 6.9 VII, VIII, IX
Binalar hasar görür. Yerde çatlaklar olur.
7 - 9 X, XI
Yer kabuğunda büyük hasarlar oluşur.
Yollar, köprüler, binalar yıkılır.
Demiryollarında bükülmeler olur.
8 - 8,6 XII
Herşey hasar görür. Yer kabuğunun şekli değişir.
Deprem bir gerçeğimiz olduğuna göre onunla yaşamayı öğrenmek bir zorunluluk olmaktadır. Bireysel olarak nasıl davran-malıyız. Korkularımızı paniğe dönüştürmeden önce sakin olmaya çalışmalıyız.
Alt katlarda veya çıkışa yakınsak hemen dışarı çıkabiliriz. Üst katlarda isek duvarlara yaklaşmadan ev içinde kalınmalıdır. Mümkünse çökme, tutunma ve kapanma durumuna geçmeliyiz. Buzdolabı, çamaşır makinası ve sabit büyük eşyaların yanı tercih edilmelidir. Sokak ve caddelerde depreme yakalanırsak düşmesi muhtemel direk, bina ve ağaçlardan uzak olmalıyız.
Deprem bittiğinde binayı terk etmeliyiz. Bu esnada asansörler varsa asla kullanmayalım. Evden çıkarken gaz vanası, elektrik gibi söndürülmesi gerekenleri de dikkate almalıyız.
UNUTMAYALIM
Evlerin güvenli yerleri; sağlam nesnelerin altı ya da yanı ve koridor içleridir. Riskli yerler ise pencere ve ayna çevreleri, düşebilecek nesnelerin çevreleridir.
