Mustafa KAYA


SONRA


 Tembelliğin olmaz ise olmaz kelimelerinden ve birleştiği eylem ile ertelenmeye, ötelenmeye sebep olan veya tembelliğin derecesine göre değişkenlik göstererek eylemin hiç yapılmamasına sebep olan kelimesi "sonra” kelimesidir herhalde. 
İnsan bir eylemi, bir fiili gücü yettiği halde yapmak istiyor da, yapmıyor ise işin içinde "tembellik” vardır. Bu arada kızgınlıktan kaynaklı yapılmayan yanlış fiiller, yanlış işlemler bu kapsamın dışında kalmalı bence. Yanlışlık, ister hukuki bir nitelik taşısın isterse ahlaki bir nitelik taşısın bu kapsamın dışında kalır. Yani heva ve hevesimiz (zevkimiz) için yapmadıklarımız ve sonunda bize maddi-manevi zarar verecek iş ve işlemleri, zaten yapmamalıyız. Kısa bir örnekle asıl konumuza döneceğim. Adamın biri ( Haberde görüntülü İzlediğim bir kişi) İstanbul trafiğinde, bir sebeple kavga etmiş. Karşı taraf sopa ile saldırıp, bir iki defa da kendisine vurunca, kişi sinirlenip öldürünceye kadar karşı taraftaki insanı dövmüş ve sonuç olarak karşı taraftaki kişi ölmüş. 30 yaşından 51 yaşına kadar hapishanede yatmış öldüren kişi. Adam ahu vah edip; “dayağı yeseydim de, öldürmese idim hasmımı. Hem en iyi zamanlarım hapishanelerde geçti, hem de hâlâ küçük bir hareket sebebiyle yaşadığım o korkunç olay yüzünden vicdan azabı çekiyorum." 
Anlayacağınız, kızgınlığımız, bir başkasının ölümüne sebep olduğu kadar kendi ölümümüze de veya ömür boyu çile çekmemize sebep olabiliyor. Tam da burada tembellik yapsa idi, demeden edemiyor insan.
Konumuza gelince; tembellik üzerine en fazla örnek olarak gösterilecek kişilerden biri benim. Hayır hayır, mütevaziliğimden söylemiyorum bunu. Kendi ekmek paramız için gösterdiğimiz hassasiyet dışında, sosyalleşme alanlarına girme, kültürel organizasyonlarda yer alma, okuma-yazma aksiyonlarında gerektiği kadar etkin olma (yeni kitapları takip edip ulaşmaya çalışmak gibi mesela), yabancı dilde kendini geliştirme gibi donanımımızı artıracak eylemlere fazla tevessül (isteyerek girişimde bulunma) yapamıyorum. Birçoğumuz da aynı durumdayız desem yalan olmaz herhalde. Aşırı menfaatperest ve makamperest insanlar dışında, severek ve isteyerek bu tür etkinliklere ve organizasyonlara katılanlara inanın, hayranım! İster sosyal, ister sportif, ister kültürel olsun hepsine keşke - imkânımız, gücümüz yettiğince - katılabilsek. Yemeğe içmeye harcadığımız daha kapsamlı ifade olarak eğlenceye ve makineleşmeye harcadığımız enerjiyi ve maddiyatı bu alanlara da harcayabilsek keşke.
Sakın yanlış anlamayın! Bu sefer yazılarıma kısa bir ara verişimden kaynaklı, bu bahaneyi dile getirdiğimi düşünmeyin. Ekmek param bu hafta, meşguliyetimi ve zamanımı fazlaca aldı benden. Dolayısı ile oldukça yoğun bir zaman dilimi geçiriyorum bu ara. Bununla beraber tam da burada, tembelliğin duygusal olarak bizi olumsuz etkilediğini de Demircili deyimiyle; " sıvıştırıveram" buraya. 
Yukarıdaki yazdıklarımın aşağıdaki alıntı yazı ile bağını özellikle duygusal olarak kurmanızı sağlamak için birazcık ayrıntılandırmış olabilirim. Bu hafta, sosyal yönden tembellik yapmadan katıldığım bir etkinlik ile ilgili izlenimlerimi paylaşmayı çok istiyordum. Ancak hazırlaması biraz uzun süreceği için bir dahakine bıraktım yazıyı. Neden "sonra" demediğimi şimdi alıntıladığım paragrafla anlarsınız. Ama bir sonraki yazım, Demirci tarihine hacmi küçük, manası büyük bir anekdot bırakacaktır, diye umut ediyorum. Bakalım haklı mıyım?
Alıntı yazı, vurucu nitelikte. Buyurun!
Sonra konuşuruz.
Seni sonra ararım.
Sonra görüşürüz.
Sonra yürüyüşe çıkarız.
“Sana sonra söyleyeceğim.”
Her şeyi erteliyoruz, ama “sonra” nın bize ait olmadığını unutuyoruz.
Sonra, sevdiklerimiz yanımızda olmuyor.
Sonra onları duyamıyoruz ve göremiyoruz.
Sonra, sadece hatıralarda kalıyorlar.
Sonra, gün geceye, güç iktidara, gülümseme ise acı bir ifadeye dönüşüyor ve yaşam ölüm oluyor.
“Sonra,” “çok geç” oluyor. Şimdi yap. 
Ben de ekleyeyim: sonra takatimiz kalmıyor, sonra aklımız almıyor, sonra bulamıyoruz, sonra buluşamıyoruz, sonra vb. “sonra”yı kısa zaman aralıkları için kullanalım: sevgi yönünden, muhabbet yönünden. “sonra”yı uzun arlıklar için kullanalım: “ sonra kızarım, sonra nefret ederim” yönünden. 
Hadi kolay gelsin! İşiniz, gücünüz rast gitsin! Hayat, yaşamayı kolay kılsın hepimize ve hepinize.
 

YAZARLAR