Sezai EREN

Tarih: 17.02.2025 11:55

TARİHİ FADILLI DAĞI

Facebook Twitter Linked-in

 Yöre halkının “Vadılla” dedikleri “Fadıllı Dağı,” eski devirlerden bu yana yöre halkı tarafından kutsal ve kerametli olduğu kabul edilmektedir. Danişmentler köyü ile Minnetler köyü arasında bulunan dağ, Demirci’ye yaklaşık otuz beş kilometre uzaklıktadır. Minnetler’den, Danişmentler’e giden yolun yaklaşık bir kilometre batısında yer almaktadır. Dağ, kaya kale şeklinde olup doğu batı yönünde uzanmaktadır. Dağın iki tane tepesi bulunmaktadır. Tarihi kalıntılar 1298 rakımlı tepede bulunmaktadır.

“Fadıllı, beş katlı bina şeklinde kayanın oyulmasıyla hazırlanmıştır. En üst katta oda büyüklüğünde gözcü evi bulunurken, en alt katta bu gün için inilmesi imkânsız olan ve ağzı doğuya bakan ve depremler sonucu büyük kayalarla ön kısmı kapanan büyük mağara ve dehliz bulunmaktadır. Ara katlardaysa katlar arası geçişi sağlayan kesme merdivenler, yağmur sularının sarnıçlara akmasını sağlayan su kanalları,  içleri su dolu su sarnıçları,  kayaya oyulmuş mumya mezarlar, kayadan oyulmuş duvarlarla çevrili mezar odası, kesme ve büyük taşlardan harçsız olarak örülmüş kale duvarı olduğu sanılan duvar kalıntıları bulunmaktadır.”  1 
Fadıllı, bir mağara yerleşimi biçiminde yapılmıştır. Birbirine bağlı üsten ve yandan girişleri olan oda şeklinde oyuklar bulunmaktadır. Bu oyukların kayaya oyulan ve sonradan tahrip edilen mezar odaları oldukları sanılmaktadır. Yine daha çok kayanın üzerine oyulmuş mezar yerleri de bulunmaktadır. 
Fadıllı'nın kuzeyinde biri büyük, ikisi küçük üç su sarnıcı vardır. Özellikle büyük sarnıçta daha önceleri çok su bulunduğu, Danişmentler Köyü’nün suyunun buradan gittiği, fakat şimdi kesildiği söylenmektedir. Kayanın kuzey kısmındaki merdivenler, oturma yerleri, gözetleme alanları, kayalar yontularak yapılmıştır. Kayanın orta bölü-münde bulunan iki sarnıcın derinlikleri belirlenememektedir. Çünkü bugün toprakla dol- durulmuş durumdadır. Köylüler, sarnıçların içine hayvanların düşüp öldüğü gerekçesi ile sarnıçları doldurmuşlardır. Bu iki büyük sarnıcın dışında irili ufaklı başka sarnıçlara da rastlanmaktadır. Kaya içine dar ve derin olarak oyulan bu yerlerin, sarnıç dışında tahıl deposu ve şarap deposu olarak da kullanılabileceği söylenmektedir.
Kayanın güney kısmında kemerli, bir kişinin oturabileceği kadar genişlikte kayaya oyulmuş kapı girişi gibi bir yer varsa da, hangi amaçla yapıldığı bilinmemektedir. Kaya üzerindeki üç büyük salondan ikisi sağlam durumda bulunmaktayken, biri define avcılarından nasibini almış ve sağlam olan kısmı çok az kalmıştır.
Fadıllı Kayası'nın doğu kısmındaki alanlarda pişmiş tuğla parçaları, mezar kalıntıları ve heykellerin bulunduğu belirtilmiştir. Bu buluntular, çevrede bir yerleşim yeri ve mezarlığı bulunduğunu, düşman saldırısı durumunda da bu müstahkem tepeye çekilip savunma yaptıkları düşüncesini akla getirmektedir. 
Fadıllı ile ilgili halk inanışları da bulunmaktadır.  Bu inanışlar ilki şöyledir: “Damrık Tepesi 2  denen yerde bir baba ile küçük kızı hayvan otlatıyormuş. Küçük kız çok susamış ve babasından su istemiş. Baba bir süre sesini çıkarmamış ve kızının durumuna da çok üzülmüş. Kızından sakladığı sırrı açıklamak zorunda kalmış. Baba: ‘Kızım şu taşı kaldır, taşın altında su var, oradan iç.’ demiş. Taşı kaldırınca çok büyük miktarda su aktığını gören kız, şaşkınlık içinde babasına: ‘Bu su nereye gidiyor?’ diye sormuş. O da: Bu suyun altından yapılan künklerle Fadıllı dağına gittiğini söylemiş.”  3

İkinci halk inanışı da kısır kadınlarla ilgilidir. O halk inanışı da şöyledir: “Fadıllı’ya giden kısır kadın orada iki rekât namaz kılıp dua eder, ardından da dilek ağacına bez bağlayarak dilekte bulunurdu. Kayalardan damlayan sulardan da içerlerdi. Ayrıca orada adak adanan horoz da kesilirdi. Yine orada bulunan herhangi bir taş kaldırılır. Kaldırılan taşın altından karınca, kırkayak, böcek, buğday tanesi, üzüm tanesi, bitki tohumları çıkarsa kısır kadının çocuğu olacağına inanılır ve bunlar kısır kadına yutturulur. Taşın altın-dan herhangi bir şey çıkmazsa kadının kısır kalacağına inanılırdı. Kadınlar dilek ağacına bağlanan bezden bir parça ile kesilen horozu alarak köylerine döner. Köye getirilen horoz pişirilip yenirdi. Simav’ın köylerinden de kısır kadınlar bu iş için çevre köylere gelir, bir gece köylerde kalarak çocuk sahibi olmaya çalışırlardı.” 4

Üçüncü halk inanışı da şöyledir: “Fadıllı’da bulunan sarnıç suları, yöre halkı tarafından güneş yanıklarına, uyuz ve temrek hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.” 5  

Yörede kısmeti açılmayan genç kızlar, çocuğu olmayan kadınlar ve hasta insanlar hâlâ Fadıllı’ya giderek dertlerine derman aramaktadırlar. Bu işler önceden beri cumartesi günleri yapılmaktadır.

Fadıllı Dağı, halk edebiyatı türlerine de konu olmuştur. Bir dörtlükte Fadıllı şöyle anlatılıyor: “Nasıl çökmüş bir basışta o mübarek kaya / Gör taşa çıkmış izi, uğra da Fadılla’ya / Taşları öpen suda, derler ki şifa vardır / Derler ki umut atmış, sular topraktan, aya” 6

Fadıllı Dağı, adına türküler yakılan bir dağdır da aynı zamanda. Türkünün adı da “Vadılla Türküsü”dür. Yöre halkı tarafından yakılan türkünün ne zaman, nerede, kimler tarafından yakıldığı bilinememektedir. Hareketli bir türkü olan “Vadılla”  türküsü daha çok kına gecelerinde el davuluyla çalınıp söylenmekte, kadınlar tarafından da kaşıkla oynanmaktadır.  

Türkü, 2010 yılında tarafımdan (Sezai Eren) İrişler köyünden derlenmiştir. Mevliye Sevgi, Fadime Kızılkaya ve Hatice Eren’den derlenen türküyü Mehmet Ali Kafadar nota ya almıştır. Türkünün sözleri şöyledir:

VADILLA TÜRKÜSÜ  7

Vadılla on yedi damlalı amaniñ, imaniñ (2)
Eyilip sularından almalı

Vadılla alt yanıñ çayır amaniñ, imaniñ (2)
Ben gidiyom sen başıña gayır

Vadıla alt yanın bayır amaniñ, imaniñ (2)
Ben buldum sen başına gayır

Vadılla ağzı burnu noktalı amaniñ, imaniñ (2)
Gelinleñ gaşı gözü okkalı

Vadılla’ya vare gele yol etdim amaniñ, imaniñ (2)
Ben o gızı kendime mal etdim

Fincanı daştan oyalar amaniñ, imaniñ (2)
Gelinleri gızdan sayala

Fincanın ağzı burnu buleşik amanin imanin
Gelinleñ gaşı gözü doleşik

Güzeli candan sevele amaniñ, imaniñ (2)
Çirkini başdan savala

Batçeye ekdim bölceyi amaniñ, imaniñ (2)
Gelinle sevmiyo görümceyi

Batçeye dayadıla sergeni amaniñ, imaniñ (2)
Gelinle pek seve ergeni

Püskülü ipden bükele amaniñ, imaniñ (2)
Bükele de saçlara dakala

Püskülümüñ uçları kareli amaniñ, imaniñ (2)
Bir yar sevdim yürekleri yareli

Oyna püskülüm döne döne amaniñ, imaniñ (2)
Ben kül oluyom yana yana

  KAYNAKLAR : 
1- A. Sedat Boyacıoğulları-Hasan Alakese, Her yönü ve Her Şeyi ile Demirci, İstanbul, 1972, s.24.
2- Halk arasında Damrık Tepesi olarak bilinen yerin resmi adı Damrık Ziyaret Tepe’dir. Çamköy sınırları içinde bulunan tepe Demirci / Simav sınırında yer almaktadır. Yangın gözetleme kulesi bulunan tepenin yüksekliği 1800 metredir. Demirci’nin en yüksek yeridir. Bu yönüyle Demirci’nin damı gibidir. Bu tepe de tıpkı Fadıllı gibi kutsal sayılmakta Hıdrellezde halk buraya ziyarete gitmekte, dileklerde bulunmaktadır.
3- Bu bilgiler, 10.11.2024 tarihinde Minnetler Mahallesi’nde oturan Himmet oğlu, 1954 doğumlu Mehmet Ünlü’den edinilmiştir.
4- Bu bilgiler, 05.11.2010 tarihinde İrişler köyünde oturan Hasan kızı 1934 doğumlu annem Hatice Eren’den derlenmiştir.
5- Bu bilgiler,15.09.2019 tarihinde İrişler köyünde oturan 1931 Demirci doğumlu Osman oğlu Hüseyin Yakar’dan derlenmiştir.
6- Şevki Baykal, Dünden Bugüne – Bugünden Yarına İşte Simav, Çamlıca Matbaası,  Kütahya, 1966 s. 54.
7- Sezai Eren, Gönül Dilinden Demirci, Kardeşler Matbaası - Gazetecilik, Demirci, 2017, s.92
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —