Vaiz Ömer Faruk EKİCİ


TEMİZLİK MADDÎ ve MÂNEVÎ ARINMA


            Her fırsatta Müslümanların alay edecek bir açığını arayan müşriklerden biri, Selmân’a (ra) alaycı bir üslûpla, “Peygamberinizin size her şeyi, hatta abdest bozmayı bile öğrettiğini görüyorum.” demişti. Kendince küçümsüyordu bu durumu. Oysa Selmân rencide olmadı. Aksine bu  alaycı  tavra büyük bir ciddiyetle ve kıvanç duyarak karşılık verdi: “Evet, o, büyük ve küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmemizi, sağ el ile taharetlenmemizi de yasakladı.”

 

            Selmân ciddiyetle cevap vermişti. Çünkü tuvalet âdâbı, câhiliye insanının takdir edemeyeceği bir medenîlik düzeyiydi. Eskilerin zarif deyimiyle def-i hacet, yani tuvalet ihtiyacı insanın en doğal ve zorunlu ihtiyacıdır. İslâm Peygamberi bu doğal ihtiyacın giderilmesine bile bir incelik, ölçü ve ahlâk getirmiştir. Sadece getirmekle kalmamış aynı zamanda bunu ilk Müslümanlar için bir öğretim konusu yapmıştır. Tuvalet âdâbı, aynı zamanda temizlik bilincini, ötekine saygı anlayışını, çevre duyarlılığını ve hatta zihnen ve bedenen temizlenme ve temiz kalma iradesini içeren bir öğretiyi yansıtmaktadır. Beden temizliği esasen kendileriyle ruhî temizliğin hedeflendiği ibadetler için de ön şarttır. Bir ön hazırlık safhasıdır. Bundan dolayı Allah Resûlü, “Temizlik imanın yarısıdır.” buyurmuştur.

Din dilinde büyük abdestten sonra taharetlenmeye yani temizlenmeye “istincâ”, küçük abdestten sonra temizlenmeye ise “istibrâ” denir. Tuvalet temizliğinde esas olan, arınmanın suyla yapılmasıdır. Temizliği imanla bağdaştırarak ona son derece önem atfeden İslâm medeniyetinde su, benzersiz bir yere sahiptir. Suyun bulunmadığı şart ve ortamlarda muhtelif malzemelerle temizlik yapılabilirse de, suyun mevcut olması hâlinde temizliğin suyla yapılması gerekir. Nitekim Resûlullah (sav), “Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.” âyetiyle Yüce Yaratıcı’nın övgüsüne mazhar olan Kubâ halkının, suyla taharetlenmeleri sayesinde bu şerefe eriştiklerini söylemiştir.

Hem maddî hem de mânevî anlamda temizliği hayatına düstur edinen pak ve latîf Peygamberimiz, insan vücudundan atılan necasetin çevre ye bulaşmaması ve temiz alanlara taşınmaması konusunda titizlik göstermiştir. Tuvalet ihtiyacının giderilmesi esnasında dikkat edilmesi gerekenleri öğretirken öncelik verdiği husus, kıyafete ve bedene idrarın sıçratılmamasıdır. Nitekim bir defasında ashâbıyla birlikte yürüyen Nebî-i Muhterem (sav), iki kabrin yanından geçerken durur. Beraberindekiler meraklı bakışlarla kendisinin durma sebebini anlamaya çalışırken, o, bu iki kabirde yatan iki kişiye işaret ederek şöyle der: “Bunlar mutlaka azap görüyorlar. Oysa büyük bir günahtan dolayı da azap görüyor değiller. Bunlardan biri idrardan sakınmazdı. Diğeri ise, söz taşırdı.”

 

 

            Hz. Âişe, Resûlullah’ın (sav), sağ elini temizlik ve yemek için, sol elini de temizlenmek ve benzeri temiz olmayan işler için kullandığını ifade eder. O (sav), söz konusu tavrını sahâbe için bir alışkanlığa dönüştürme istikametinde oldukça hassas davranmış, sağ elle taharetlenmek ve sol elle yemek gibi aksi uygulamaları yasaklamış, bu kurala riayet etmeyenleri de bizzat uyarmıştır.

 

            Günümüz itibariyle tuvaletlerin kullanımı da üzerinde durulması gereken bir diğer mühim noktayı teşkil eder. Tuvalete giden kimse, girdiği tuvaleti nasıl bulmak istiyorsa, çıkarken de aynı titizlik içerisinde terk etmeli, beden temizliğine göster diği dikkati, tuvalet konusunda da devam ettirmelidir. Evinde kendi tuvaletini kullanırken ne derece itinalı davranıyorsa, umuma açık tuvaletlerde de o kadar edepli davranmak Müslüman’ın ahlâkı olmalıdır.

 

            Peygamberimiz, yaratılış gereği son derece tabiî olan tuvalet ihtiyacını rahatlıkla giderebilmenin bir nimet olduğuna dikkat çekmektedir. Her ânını şükür ve dua ile donatan Allah Resûlü, tuvalete girerken, “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubüsi ve’l-habâis.” (Allah’ım! Her türlü pislikten ve necasetten sana sığınırım.) şeklinde dua etmekte, çıktıktan sonra ise, “Ğufrânek” (Senden bağışlanma dilerim.) ya da “Elhamdülillâhi’llezî ezhebe anni’l-ezâ ve âfânî” (Üzerimden sıkıntıyı kaldıran ve bana afiyet veren Allah’a hamdolsun.)             Zorunlu olmadıkça tuvalette konuşma mak ve banyo yapılan yere küçük abdest bozmamak da tuvalet kültürüne dair Resûlullah’ın bize öğrettiği diğer edep kuralları arasında yer almaktadır.

            Kaynak : Hadislerle İslam

YAZARLAR