AHMET AKKOÇ / Demirci İlçe Müftülüğü Şube Müdürü


TOPLUMUN ENGELLİLERE BAKIŞI -2-


Engellilerin toplumla imtihanı

Dünya hayatı bir imtihan yeridir. Kur’an-ı Kerim’de, insanoğlunun varlıkla, yoklukla, korkuyla ve canıyla sınandığı, sabredenlerin ise müjdelendiği (Bakara, 2/151.) bildirilmektedir. Engellilik hâli de bu sınavlardan biridir. Onlar imtihanlarında sabrın ışığıyla yollarını bulurlar, durumlarını hayra tebdil ederler. Bu hâli Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle ifade eder: “Müminin durumu ne ilginçtir! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine hastır. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı gelecek olursa ona da sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd ve Rekâik, 64.) Elbette böylece imtihan külfetten çıkar, nimet olur. Zahmet iken rahmete dönüşür.
İnsan en çok da birbirinde sınanır. Engelliler ise günlük yaşamlarında çeşitli zorluklarla karşılaşırlar ve birçok insanla sınanırlar. Önlerine çıkartılan engelleri aşmaya çalışırken sabır onlarda âdeta tecessüm eder, meleke hâline gelir. Bir engelli,  günlük yaşamında nelerle sınanmaz ve nelere sabretmez ki…

Eğitim almak ister, okul türlü sebeplerle onu kabul etmediğinde eğitim hakkının gasp edilmesine sabreder. İş başvurusunda bulun-duğunda ve gerekli donanımı olma-sına rağmen işe alınmadığında istihdam edilme hakkından mahrum edilmesine sabreder. Otobüse binmek istediğinde engelli rampası indirilmeyip araca alınmadığında, seyahat hakkının engellemesine sabreder. Kısacası tüm engellere rağmen onlar, sabırla yeryüzünde var olma mücadelesi verirler. Şüphesiz ki “Sabredenlere mükâfatları hesapsız bir şekilde ödenir.” (Zümer, 39/10.) Peki nasıl aşılır bu zorluklar? İncitmeden ve incinmeden hep birlikte yaşamak mümkün müdür? Elbette toplum zihnindeki engelleri aştığında, birbirindeki güzelliği keş-fettiğinde, farklılığı zenginlik kabul ettiğinde, hayatı sadece kendisi değil bir başkası için de kolaylaştırdığında, dünya herkes için yaşanılır bir yer olacaktır.

Zorlaştırmayalım, 
Kolaylaştıralım

Aynı yeryüzünü paylaştığımız engelliler de “Allah, yerde olanların hepsini sizin için yarattı.” (Bakara, 2/29.) ayetinde buyrulduğu üzere tüm bu nimetlerden ve imkânlardan yararlanma hakkına sahiptir. Kimsenin onları en temel insani haklardan mahrum etme salahiyeti yoktur. Aksine engelliler için kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması insani, hukuki ve dinî bir görevdir.

Peygamber Efendimizin “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın müjdeleyin, nefret ettirmeyin!” (Buhari İlim, 11.) sözünü hayat düsturu edinerek, engellilerin yaşamlarını kolaylaştırıcı hizmetlere ağırlık verilmelidir. Aileden başlayarak okullarda ve toplumda engellilere dair farkındalık eğitimleri yapılmalıdır. Topluma aktif katılımlarını sağlamak için önleri açılmalı, onlara fırsatlar tanınmalıdır.

Her konuda olduğu gibi engellilere yaklaşım tarzımızda da Rahmet Elçisi’nin (s.a.s.) rehberliğinde yol alınmalıdır. Allah Resulü’nün, engellilere bakışı, toplumun saygın bir ferdi, kendilerine ihtiyaç duyulan onurlu bir şahsiyet oldukları yönündedir. Onlara yaklaşımı sevgi, şefkat, merhamet ve ihsan ekseninde olmuştur. Engellilere yardımcı olmanın sadaka olduğunu ifade etmiş, (İbn Hanbel, V, 168, 169.) yanlış yönlendirenleri, zorluk çıkaranları ise lanetli kimseler olarak nitelendirmiştir. (İbn Hanbel, IV, 327.) Engellileri sosyal hayattan tecrit etmemiş, liyakatlerine göre; vali, müezzin, imam, sancaktar, hazinedar, diplomatik kâtip, ordu komutanı gibi itibarlı görevlerde istihdam etmiştir. Gücü yeten engelli bireylere namaz kılmak üzere camiye gelmeleri gerektiğini söylemiş, böylece onların toplumla bütünleşmelerini sağlamıştır. (İbn Hanbel, III, 423.) Dolayısıyla tüm insanlar gibi yeryüzünün en kıymetli varlığı olan engelliler, insan onuruyla bağdaşır bir şekilde muhatap alınmalı, en temel insan haklarından istifade edebilmeleri için önlerindeki engeller kaldırılmalıdır.

KAYNAK: 
DİYANET DERGİSİ
 

YAZARLAR