Prof. Dr. Süleyman Sami İLKER

Tarih: 18.12.2024 09:37

TÜRKMENİSTAN GÖZLEMLERİ (1)

Facebook Twitter Linked-in

(3 - 4 Aralık 2024, Salı, Çarşamba)
Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta 05.12. 2024 günü başlayacak Yabancı Dil Öğretiminde Yeni Yöntemler ve Teknikler başlıklı uluslararası (Türkmenler buna "Halkara" diyorlar. Yani Halklararası, halk-ara) toplantıya katılacak eşim vesilesiyle hiç gitmediğim Türkmenistan’ı görmek istedim.

TEZLER, İLERİ GÖRÜŞ VE TÜŞKUR
Ankara’da 1991 - 92 yıllarında Kültür Bakanlığımızın (Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek zamanında başladı) Ulus'taki Atatürk Kültür Merkezinde verilen Türk Şiveleri ve Rusça kursunda (Tüşkur) Türkmen Türkçesi öğretiyordu eşim Ayşe hanım. Dünyadaki Türklükbilim (Türkoloji) alanında "yaşayan en büyük ilk beş" içine gideceğinden emin olduğumuz Gazi Ü. Fen Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Türkistan coğrafyasındaki Türkmen, Kazak, Özbek, Kırgız ve Azerbaycan Türkçeleri üzerine Türkiye’de ilk yüksek lisans tezleri veren insandı 1989'lerin başlarında. Sovyetlerin dağılmasından 10 (on) yıl önce "hazır olunmalı" öngörüsü veya sezgisi bu olmalı. Hatta devletten bile önce. O kurslarda öğretmenlik yapanlar, yüksek lisanslarını tamam-lamış, aynı alanda doktora yapıyorlardı o tarihlerde. Tüşkur kurslarına katılanların hemen hepsi ilgili coğrafyalarda konsolosluk, akademik ve ticari alanlarda iş buldular, görev aldılar bir şekil-de.

Sovyetlerin uzak olmayan bir tarihte dağılacağını, Türk devletinin buna hazır olması gerektiğini söyleten siyasi liderler de vardı 1970"li yıllarda. Buna inanmayanlar pek çoktu; hayal-perestlik, maceracılık diyenler de az değildi. Hatta iyi niyetle keşke deyip, yine de acaba diyenler vardı. Bu konuları hiç duymamış, hiç ilgilenmemiş geniş halk kitleleri de vardı. Eğitim sistem ve müfredatına bakılırsa, sonuç doğaldı.    Yıllar bazılarını doğruladı bazılarını doğrulamadı.
YOLCULUK VE ALFABE
02.12.2024 Salı günü yola çıkıp İstanbul’dan 22.15 gibi Aşkabat'a hareket ediyoruz. 4 saate yakın bir yolculuktan sonra alandayız. Türkmenistan'da Latin harflerine geçilmiş. Çok da iyi olmuş. Bu yeni alfabe ile yazılmış metinleri yavaş da olsa çözmek mümkün artık. Kiril alfabesinde bunları sadece akademisyenler bilebiliyorlardı. Dahası aynı Türkistan coğrafyasında her toplum için (anlaşamasınlar diye) 24 farklı uygulamalı kiril alfabesi terk edilince ve de 34 harfli Ortak Türk Alfabesi de kabul edilince, artık komşunun eserlerini de okuyup anlamak çok daha kolaylaşmış oluyor.

Biraz dikkat biraz da bilenlere sorduğunuzda her yerde gördüğünüz kelimelerin bizde de var olduğunu, ancak kullanım yerlerinin farklı olduğunu görüyorsunuz. Bu durum öğrenmeyi kolaylaştıyor. Dilciler buna "yalancı eşdeğerler" diyorlar. Bilgiağına bu anahtar kelimeler girilince keyifli, ilginç makale ve örnekler bulunabiliyor. Meselâ; hava limanın adı Aşgabat Halkara Howa Menzili "Aşka-bat Halkara Hava Menzili / Aşkabat Uluslararası Havalimanı". Menzil varılan yer anlamında. Biz ise havalimanı veya havaalanı di-yoruz.

KARŞILAMA
THY'nın Airbus uçağı tam doluydu. Aşkabat saati bize göre iki saat önde. Bu düzenlemeyle 04.00 gibi Gündoğar (Doğu) Dilleri Fakültesi İngilizce bölümünde öğretim görevlisi olan, 40 yaşlarındaki Murat bey bizi karşılıyor, ellerindeki bir kağıt ile. Bizi CİP bölümüne yönlendiriyor görevliler. CİP salonunda yeşil çay ve pişi ikramı sırasında pasaport işlemlerimizi Murat bey takip ediyor. Fakülte dekanı bayan hoca da Almanya'dan gelen bayanı karşılıyor. Valizleri de bir görevli almış getiriyor. Üst düzey bir karşılama. Sağ olsunlar. Sonraki günlerde anlıyoruz ki Türkiye'den gelen (davet edilen) sadece iki kişi var. İkinci gün tanıştığımız ve aynı masada (otel) toplu yemek yediğimiz Kore, Tayvan (Çin), Vietnam, Almanya, Avusturya, Fransa ve Hindistan'dan gelen davetlilerin (Özbekistan, Belarus ve Rusya hariç) hepsinin İstanbul üzerinden aktarmalı THY uçağı ile geldiklerini öğreniyoruz. (Dönüş yolunda da THY uçağı tam dolu idi) Çünkü THY dünyada en çok yere uçan şirket. Sevindik.

GENEL BİLGİLER
Türkmenistan; Kazakistan, Özbekistan, Afganistan ve İran'la komşu, Hazar denizine de kıyısı olan, 491 bin km. kare, 7 milyon nüfuslu bir Türk devleti. Ülkenin büyük kısmı Karakum çölü ile kaplı, petrol ve doğalgaz zengini bir kardeş, dost ülke. 1885'de Rus işgaline uğramış, 27 Ekim 1991 Sovyetler dağılınca, bağımsızlığını ilan etmiştir. Aile yönetimi mevcut. Devlet Baş-kanı Serdar Berdimuhammedov'dur.

Türkmenistan'da beş vilayet var. Bunlar; Ahal, Daşoğuz, Lebab, Mari ve Balkan. Balkan Hazar Denizi kenarında yer alıyor. Türkçe bir kelime olup yoğun orman anlamındadır. Balkan coğrafyasına da bu ismi Türkler vermiştir.

BEYAZ ŞEHİR
Gece yarısından sonra indiğimiz Aşkabat Uluslararası Havalimanından (Aşkabat Halkara Menzili) bineceğimiz araca doğru ilerliyoruz. Yüzlerce araç var, hepsi beyaz renkte. Baktım pek şirket aracına benzetiyorlar. Soruyorum Murat beye, evet hepsi özel imiş. Tek tük açık gri ve açık bej renkli araçla da karşılaştık. Bu beyaz haliyle rekorlar kitabına girmiş Aşkabat. Ayşe hanım 26 yıl önce gördüğü Aşkabat'ta yollardaki araçların Kore, Japonya'dan gelen ikinci el eski her renkten araçlar vardı diyor. Şimdi ise araçlar hep yeni. Sevindik.

Bu arada Türkmenistan'daki büyük inşa-atların hep Türk müteahhitlik şirketlerince yapıldığını, çoğu inşaat malzemelerinin bizden gitti- ğini, çarşı pazarda birçok Türk markasının olduğunu görüyoruz. Dünyadaki en büyük 250 inşaat şirketinden 46'sının Türkiye’den olduğunu da daha önce okumuştum..

Çağrışım bu ya, bir anahtar kelimeyi hatırlayınca, beyinde bu bilgiyi saklayan ve faal hale gelen sinir hücresi (veya hücreleri) bağlantılı (sinaps halinde) olduğu, benzer bilgileri saklayan sinir hücrelerini (nöron) uyandırıyor. 7 - 8 yıl önce gittiğimiz Sırbistan'ın Belgrad şehri de "Beyaz şehir" anlamındadır. Yine 5-6 yıl önce gittiğimiz Arnavutluk'ta da Osmanlı Devleti zamanında bir başka şehir vardı. Onun da adı Belgrad idi. Bakmışlar şehirler yakın coğrafyada ve birbirine karışabiliyor. Daha küçük olanın adı Berat olarak değiştirilmiş. Başkent Tiran'ın güneyinde, bizim Safranbolu şehrine benzeyen çok sevimli bir yer.  
Görülmeli derim.

  (Devam edecek)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —