Vaiz Bekir ÖZCAN

Tarih: 04.11.2024 18:16

Türk'ün En Son Devleti Türkiye Cumhuriyeti

Facebook Twitter Linked-in

 Cumhuriyet ilk ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiş kutlamalar konusunda bir düzenleme yapılmamıştı. Ertesi yıl kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atılarak bir program dahilinde kutlanmasına karar verildi. 1924'te yapılan kutlamalar daha sonra bugün de yapılacak olan Cumhuriyetin ilanı kutlamalarının başlangıcı oldu. Tarihimizde Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında 1933'te gerçekleşen 10. yıl kutlamalarının ayrı bir yeri ve önemi vardır.

Anadolu toprakları üzerinde kurulan bu türk yurdu bizden önce de birçok uygarlığa yuva olmuştur. Geçmişinin MÖ. 9600 civarına kadar uzandığı tahmin edilen Göbeklitepe sit alanı, dünyada bilinen en eski insan yapımı yapıdır. MÖ. 7500'e veya MÖ. 5700'e dayandığı düşünülen Orta Anadolu'daki Çatalhöyük, dünya üzerinde en büyük ve en iyi korunmuş yerleşim yerlerindendir.

Türklere Anadolu'nun anahtarını açan ilk fetih Malazgirt savaşı ile gerçekleşmiş olup bu savaştan sonra beylikler halinde Anadolu bizlere ebedi yurt olmuştur. Osman Gazi'nin başında olduğu Osmanoğulları Beyliği, sonraki yıllarda gittikçe büyüyerek Anadolu, Balkanlar, Kuzey Afrika üzerinde hâkimiyet kurarak 1453 yılında, Sultan Fatih Mehmed öncülüğünde Bizans İmparatorluğu'nu yenerek çağ kapatıp türk çağını başlatmıştır. Bu olaydan sonra Osmanlı bir imparatorluk hâline geldi. 1514 yılında I. Selim, Çaldıran Muharebesi ile Safevî hükümdarı Şah İsmail'i yenerek, 1517'de de Mısır ve Cezayir'i alıp Memlûk Sultanlığına son verip İslam halifeliğinin Osmanlı İmparatorluğu'na geçmesini sağlayarak büyük bir nüfuz elde etti.

19. yüzyıla gelindiğinde Tanzimat adı verilen ciddi bir modernleşme sürecine girse de yapılan reformlara rağmen, koca imparatorluğun dağılması engellenemedi. Başlayan I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri'nin yanında katılmak zorunda kalan imparatorluk, savaş sonucunda yenik düşerek 1918 tarihinde tüm orduların teslim olması şartını kabul etti. Tarihi süreç içinde za-yıflayan bu ulu imparatorluk İstanbul'un işgal etmesi sonucunda zor durumda kalınca milleti toparlayacak yeni bir milli oluşuma ihtiyaç oldu. Padişah’ın Samsun'dan başlayacak bu yeni hare-kete dolaylı (gizli) onayı ve bizzat kendisinin fer-manı ile Mustafa Kemal Paşa önderliğinde kurulan ordu İşgal kuvvetlerine karşı (1919 - 1922) başa-rıya ulaşarak, Osmanlı imparatorluğu temellerinde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.

Bugün tüm ülke coğrafyasında coşkuyla Cumhuriyetimizin 101. Yıldönümünü kutlamakta-yız. Amir asker memur öğrenci işci esnaf çiftçi vb.. tüm halkımızla yani cumhur olarak hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin yegane sahipleriyiz. Türkçe "cumhuriyet" kelimesi Arapça halk anlamına gelen “cumhur” dan türemiştir. İngilizce "republic" kelimesi “halka ait olan” anlamındaki Latince, “tümce res publica”dan gelir. Cumhuriyet, Yönetim sistemi olarak, siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı bir devlet yönetim şeklidir. Cumhuriyet Halk içindir. Dolayısıyla Halkın kendisinin yönetime katıldığı bir sistemdir. Bu katılım seçim ve demokrasi ile sağlanmakta olup halkın doğrudan veya vekili aracılığı ile fikrini sunabilmesi demektir.  

Demokrasilerde amaç çok partili sistem sayesinde mümkün mertebe her sesin karşılık bulup ifade edilmesidir. Ancak yönetimlerde çok seslilik her zaman faydalı sonuçlar vermeyebilir. Bu konuda gelişmiş ülkelerde ki tecrübeleri dikkate alacak olursak, çok sesli/çok partili yönetimlerde mümkün mertebe seçmene seçeneklerin aza indirgenmesi söz konusudur. Örneğin İngiltere'de iki farklı kamara (meclis) seçimi ile, ABD'de ise iki senatolu seçim yürütülmesi benimsenmiştir. Yine seçmenin önüne sunulan parti sadece cumhuriyetçiler ve demokratlar olarak iki seçeneklidir. Halkın tüm fikir ve düşüncesi bu iki parti sayesinde temsil edilir. Bu sayede sandalye dağılımının bölünmüş olma-ması nedeniyle ülke içinde ve dışında güçlü bir siyasi iradenin oluşması mümkündür. Ülkemizde ise bu durum tabela partisi diyebileceğimiz çoğu birbirine yakın veya bölünerek ayrılan yüzlerce halk temsilcisi/ parti bulunmaktadır. Bu kadar sesli bir demokraside ortak şekilde yol alabilmenin zorluğu aşikardır. Hele muhalefet etme adına beyaza siyah diyecek kadar ayrışmanın gelenek haline geldiği bir ortamda iş değil, sadece gürültü olur.!

Milli tarihi yüzlerce zafer ve fetihlerle dolu olan bizler için bu devletimiz, en az önceki kurduğumuz devletler kadar şanlı ve övünç kaynağımızdır. Tarih boyu değişik devletler beylikler imparatorluk ve son olarak da Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak şânımıza şân, gücümüze güç katarak bu topraklarda var olmaya devam ettik. Cumhuriyet elimizde ki vatan toprağı için son tapu vesikamızdır. Cumhuriyetten önce de şimdi de türk halkı olarak köklerimizle geleneklerimizle ve ay yıldızlı bayrağımızla bu topraklarda hüküm sürmekteyiz. Büyük üstad Kadir Mısıroğlu’nun da dediği gibi “Türkiye Cumhuriyeti zaman gelecek Osmanlı'dan daha büyük ve muktedir olacaktır..”

Şayet osmanlıyı bitiren son savaşlar olmasaydı İngiltere Hollanda, Belçika gibi ülkelerde devam edegelen farklı bir yönetim biçimi (anayasal monarşi)  ile tanışabilirdik. Bugün üze-rinde yaşadığımız topraktan tutun kaynaklarımız, bilgi-beceri birikimi, mimari yapılar, uluslararası bilinirlik, bayrağımız, ezan, soy-sop şeceremiz ve dilimiz hep bir önceki devletimizden kendi öz mirasımızdır. PTT teşkilatımızın bile 188 yıllık bir geçmişe sahip olduğu bu coğrafyayı sadece 1923’den ibaret saymak büyük haksızlık olur.

Bugün bize düşen Cumhuriyeti kutlarken geçmişimizin temelleri üzerinde yükselen bu millet için bugünümüzü daha iyi hale getirmenin yollarını aramak olmalıdır. Cumhurun öz kültürüne yabancılaşmadan modern bir anlayışı beraberce ortaya koyabilmektir. Halkın dini ve kültürel yapısına rağmen hak ve hakkaniyete uymayan düzenlemeler ve söylemler sadece kavga ile ötekileştirmeye yol açacak, birliğimizin ve enerjimizin dağılmasına sebebiyet verecektir. Cum-huriyeti biz beraberce, milletçe kurduk.  Sütçü imamlar ile Müftüler ile, Nene hatunlar ile, fedakar erlerimiz ile, vatan için “tüm evladım feda olsun” diyen babalar ile, başkomutan Gazi Mustafa Kemal ile omuz omuza canla başla kazandık. Bugün ise canla kazanılan bu başarıyı lafla kendine mâletmek isteyenlere pirim vermemeliyiz. Bu tür sığ çekişmelerin tarafı olmamalıyız. Zira biz bu coğrafyaya sığmayacak kadar büyük bir milletiz. Bunu Filistin'de Libya’da Suriye'de Irak'ta Sudan’da bizi tanıyan her yerde hissetmek mümkündür.
Geçen bir asırlık süre içinde yaşayıp yaşattığımız cumhuriyet sistemi ile geçmişten daha muktedir  ulus bir devlet olmak için birlik ve beraberlik içinde 101. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —