Okullarda, Amerika kıtasının 1492 tarihinde Colomb tarafından keşfedildiği bizlere öğretildi. Mayalar, Colomb dan binlerce yıl önce oradaydı. İspanyol gemiciler kıtaya ayak basmadan önce, Mayalar Güney Amerika’da büyük bir medeniyet kurmuştu.
Maya, Orta Amerika’nın Kızıl Derili halkıdır. Meksika’da, Yucatan Yarım Adası ve Campeche eyaletinde konuşulan tek heceli dildir.
Maya Medeniyeti’nin yayıldığı bölgeler; bu günkü Guatemela, Honduros, El salvador ve Chiapas’ın doğu kısımlarıdır. Bu kültürün başlangıcı İÖ. 1000 yıllarına kadar uzanır.
Tarıma dayalı bir kültür yaşadılar, daha çok darı ektiler ve yaşamları da darı ile bütünleşti. Yazdıkları yazıların tamamı okunamadı. Araştırmalarla kim oldukları öğreniliyor.
Miladi devrin başlarına kadar gecen zaman Maya Kültürünün en geliştiği dönem olmuş. Merkezi Maya bölgesinde, insanların orada yaşadığını gösteren çömlek, taş ve kemikten yapılmış aletler bulundu. Burada bulunan piramitlerin İS. 250 yıllarında yapıldığı sanılıyor. İS. 300–900 yıllarında yaşanan medeniyet, Mayaların en parlak devridir.
Mayalar, ayinlerinde kana çok değer verdi, onun evrenin yaşam gücü olduğuna inandı. Mayalar, bilgileri rüyalar sayesinde edinmiş.
Gris Wold Morley bu döneme, “Eski Maya İmparatorluğu” ismini vermiş. Bu dönemde yüksekliği 70 metreyi bulan, tepesinde tapınaklar olan yüksek piramitler, heykeller, resim, süslü çömlekler, Hiyeroglif yazısı ile matematiksel hesaplar ve takvimler yapılmış.
Onların tarihi, İS. 200 de ismini taşa yazan Maya Kralı ile başlıyor. Palangue de ki yazılı son tarih. 799. İS.800–900 yılları arasında kuzey ve güney bölgeleri arasında savaşlar olmuş. Yucetan Bölgesi 1540–1546 yılları arasında İspanya Krallığına bağlandı. 16.yüzyıl da bu bölgeye gelen İspanyol rahipler, Codes denilen Mayalara ait kitapları buldular ve yaktılar. Bu gün için elde 4 adet Codes kitabı kaldı. Onların da bir kısmı bozulmuş.
1839 yılında, Amerikalı Kâşif John Lyod Stephen, Kopan isimli Maya Kentini aramak için, ormanın içlerinde bir araştırma gurubuna liderlik yaptı. Binlerce yıldan beri orman örtüsü altında yıkılan ve kaybolan kent, tapınakları, anıtları ve heykelleri ile araştırma gurubunu şaşırttı. İlk bilimsel keşifler Kopan da başladı. Kopan en önemli kentlerinden biriydi.
Kentte ressamlar, heykeltıraşlar, mimarlar, kent yapımcıları vardı. Arkeologlar binlerce taş parçasını bir araya getirerek kenti ayağa kaldırmaya, Mayalarla ilgili sırları çözmeye çalışıyor. Mezarlarda bulunan vazoların üzerinde Hiyeroglif yazılar dikkati çekiyor. Honduros’lu Arkeolog Ricorda Agustia, 1978 yılından beri Kopan da, Mayaların yaşadığı topraklarda ki insanların nasıl yok olduğunu araştırıyor.
Günümüzde, Mayalar köklü kültür değişikliğine uğradı. İspanyolların sömürge oluşturdukları bölgelerdeki yerliler, onlara karşı ayaklandı. 1850 yıllarında bu isyan bastırıldı ve bu toprakların hakiki sahipleri Quantana ormanlarına kaçtı. 1935 yılından sonra Meksika halkı ile bütünleşme eğilimine girdiler.
Maya Medeniyeti, gelişmesinin doruğunda iken, birden bire çöktü. Maya topraklarında yaşayan seçkin kişiler mezarlara, insanlar ise konutların içine gömüldü.
Tigal en önemli kentti. Kentler arasında yol ve ticaret yapılmış. Kurulan yerleşim birimleri, orman örtüsü altında kalmış, düşmandan korunmak için yapılan sur duvarları da yıkılmıştır. Mayalar, gelecek nesillerinin besleneceği topraklara kentler kurarak sonlarını hazırlamış. Erozyon onları da yok etmiş. 8.yy. da hastalık ve açlık insanların kentlerden uzaklaşmasına neden oldu. Güneydeki kentler yavaş yavaş terk edildi.
Maya uygarlığının Tigel kentindeki son yazılı tarihi 879 oldu. Araştırmacıların çözdükleri Maya yazıtlarına göre: Hanedan savaşları yaptıkları biliniyor. Klasik Maya uygarlıkları yok olmasına rağmen Mayalar yok olmadı. 3 bin yıldan beri kendi krallarının hatalarına, yabancıların topraklarını istila etmelerine karşı direndiler. Bu süre içinde 100.000 Maya öldürüldü. 40.000 Maya da kayboldu.