Mustafa KAYA

Tarih: 04.06.2025 13:09

YAVAŞ YAVAŞ AZALIYORUZ!

Facebook Twitter Linked-in

" Geçen ders nerede kalmıştık? " cümlesini, öğrenciliğinizde mutlaka duymuşsunuzdur. Biz hâlâ söylüyor ve dinliyoruz. Aslında öğretmen konularda nerede olduğunu bilir de, öğrenciyi hazırlamak, geçmiş konuyu tekrar etmek için sorar bu soruyu. Hafızayı tazeler bir bakıma. Ben gerçekten sorayım aynı amaçla, "Geçen yazımızda nerede kalmıştık?"

Demirci’nin ilçe merkezindeki yollar ile ilgili yazdık, sonuç yavaş yavaş da olsa alınmadı mı? Öyle ya da böyle Kula Camisi ile eski itfaiye arası, Çereşe ile eski bele-diye arası takırtı tokurtuyu ciddi manada azaltacak asfalt ile kaplanmadı mı? Bizim etkimiz bu işte! Şaka bir yana, biraz rahatladık! Bir iki seneye her şey düzelir, güzelleşir de unuturuz bugünleri.

Elbette asıl konumuz: insan neslinin özellikle gelişmiş ve gelişen toplumlarda tükenmeye başlaması idi. Tam olarak ifade edeceksek; insan neslinin devamının yavaş yavaş kesiliyor olması, gerek ülkemiz gerekse dünyanın birçok ülkesinde bu konunun acil koduyla alarm vermesi, asıl konumuz idi.

Çocuklar ve Çocuklara bakmak, onlarla ilgilenmek, neslin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak milyarlarca yıldır olduğu gibi insanoğlunun en fazla meşguliyet alanı olması gerekmesine rağmen, dünyayı hep şerre yönlendiren ve insanlığı felakete götüren bir el, (alternatif olarak) hayvanları, bitkileri ve son zamanlarda robotik cihazları bize güzel göstererek, bizi bizden uzaklaştır-maktadır. Ben inanın en çok şüphelendiğim ve garanti “O” olduğunu bildiğimin adını bu sefer söylemeyeceğim.

Demirci özelinde, büyük şehirlere göçle ve önceki saydığım nedenler ile nüfusumuzun iyice azaldığını ve doğan çocuk sayısının da iyice azaldığını büyük bir üzüntü ile belirtmek zorundayım. Doğan çocuk sayısı 2024 yılında 150 civarı olduğu düşünülür ise gerçek manada error vermiyor muyuz? Bunlardan bir kısmının da göç ederek daha da düşeceğini düşünürseniz, ilçenin durumu vahim gibi duruyor.

Emekliler şehrine doğru gidiyoruz. Emek veren, emek üreten şehir olma özelliğini yavaş yavaş kaybediyoruz. 1950'lerden 2000'li yıllara kadar göç alan, halı fabrikalarında 18 yaş altındaki öğrencilere bile iş bulan ( ki birçoğumuzun yolu buradan geçti ), 50'ye yakın halı fabrikasında işçi bulma yarışı yapan Demirci sanayisi, nüfusunun yarıdan fazlasını özellikle Manisa İzmir hattı olmak üzere Türkiye'nin birçok yerine kaptırmış durumdadır.

Çare olarak Organize Sanayi Sitesi ve cezaevinin açılması ve faaliyete geçmesi düşünülse de yakın gelecek için pek de net çözüm sağladığı söylenemez. Tabiri caizse (kullanımı uygun ise) bir el, mucize dokunuş yapabilir ise belki işleri tersine çeviririz. Yoksa küçük esnaf, memur ve diğer guruplar gene tabiri caiz ise yiyecek ekmek bulamayacaktır.

Sorun, mesele hepimiz için kocaman bir dağ gibi varlığını sürdürüyor. Biz sadece sorunu ortaya koyuyor değiliz. Bazı çözüm yollarından da zaman zaman bahsediyoruz. Ama bu mesele daha fazla güç ve daha fazla uzmanlık gerektiriyor. Öne çıkan siyasilerden tutun da mesul (sorumlulara) sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerine kadar herkes çare bulmak için çaba harcamak zorundadır. Yeri gelince biz de katkı sunuyoruz, her halükarda.

Demirci özelinde çareler üretmek için zaman zaman önemli noktaların altını çiziyoruz. Ama bu sorunun yani köyden kente göç sorununun Türkiye çapında çözülmesi gereken bir problem olduğunu da hepimiz biliyoruz. Belki Demirci özelinde, Organize Sanayi bölgesine bazı fabrikaların açılması için gereken teşviklerin elden geldiğince yapılması, buralara hizmet noktasında gerekli olan her türlü kolaylığın sağlanması başta olmak üzere; tarım alanındaki faaliyetlerin daha elverişli yürütülebilmesi için devlet teşviklerini artırmanın yollarının aranması ve hayvancılık için de gereken bütün desteklerin pozitif ayrımcılık yapılarak sağlanması, kısa vadede yapılmasını düşündüklerimdir. Bunların hepsini göz önünde bulundurduğumuzda sadece göçün Demirci’yi ve taşrayı nüfus olarak azaltması değil aynı zamanda büyük şehirleri nüfus olarak şişirmesi hatta patlatması ve buna dayalı olarak büyük şehirlerin emniyetinin sağlanması ve altyapı çalışmalarının işlerlik kazanması gibi birçok noktada, devleti sıkıntıya sokması ayrı bir sıkıntı olarak görülmesi gerekmektedir. Bun lar devlet aklının bir şekilde çözüm bulması gerektiği gerçeklerdir. Bizler dile getiririz, gereken merciler gere-ken önlemi alırlar, gereken dersi çı-karırlar, diye düşünüyorum. Almanya örneğini ikinci kez hatırlatmak isterim. Fabrikaları eyaletlere dağıt-tıklarını, göçmenleri dahi eyaletlere dağıttıklarını bu minvalde söylemiş- tim, bizzat görerek. Hatta ve hatta yaz tatillerini dahi eyalet ayalet planladıklarını söylemiştim, işler tamamen durmasın diye.
  
"Bekâra karı boşamak kolaydır." Cümlesi benim ya da sizin için şu anda geçerli ama gerekenin yapılması da hem bekârlığı önlemek açısından hem nüfusun artırılması açısından şu anda manidar bir söz olsa gerektir. Yani bekâr bırakma-yalım çevremizde. Evlenenlere de çocuk bakımı ve rızıkları konusunda yanlış bilgi vermeyelim.

İşimiz rast gitsin! Allah mahcup etmesin hiçbirimizi! Hayatınız değer katsın hayatınızda değer bulmasını istediklerinize, etrafınızda da hayatınıza değer katanlar bulunsun!

Kalın sağlıcakla!
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —