MCBÜ Demirci Eğitim Fakültesi Öğr. Gör. Şaban ÇETİN


Yine, yeniden TATLISU…


MEHMET TATLISU

 

            Telefonum çaldı.

            Çorum’dan Mehmet Tatlısu arıyor.

            Tatlısu Hoca, MCBÜ Eğitim Fakültesi Türkçe Öretmenliği Bölümün’de Öğretim Görevlisi olarak yirmi üç yıl hizmet vermiş, emekli olunca memleketi Çorum’a yerleşmişti.

            Özel Kütüpanesinden 4019 kitabı Fakülte Kütüphanesi’ne bağışlamış, Dekanlık da vefa örneği olark Kütüphaneye “Mehmet Tatlısu Okuma Salonu” adını vermişti.

            Bağışın yapıldığı 2005 yılından bu yana kitaplar, öğrencilerin başvuru ve okuma kaynağı olmayı sürdürüyor.

            Onunla odalarımız yan yanaydı.

            Bir okul gibiydi odası. Her hafta kültür sanat olaylarının yorumunu yapar, sohbet ederdik.

            Tüyap İzmir Kitap Fuarı’nı iple çekerdi. İlk hafta giderdi genellikle.

            Önceden programı alır, tanışıp sohbet etmediği, yazar şair ve sanatçılarla tanışırdı. Onlarla sobet eder, hatıra fotoğrafları çekilirdi. (Bu fotoğraflardan çok zengin bir koleksiyon oluşturduğunu da söylemeliyim).

            Neticede, gece Halıkent otobüslerinin bagajında koliler dolusu kitapla Demirci’ye dönerdi.

            Fuara ikinci hafta giderdim ben, 8. İzmir Tüyap Farında, Selim İleri’nin son kitabı “Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak (2001)” romanını satın almış, fakat Selim Bey ikinci hafta programa katılacağından imzalatamamıştı.

            Durumu bana izah ettiğinde onun adına Selim Bey’le hem tanışmış hem de imzalatıvermiştim.

            Bibliofiller bilir, alınan kitap bebek gibi özenle korunur, sarılır, giydirilir dış etkilere karşı korunur. Hocanın bütün kitapları henüz alınmış kadar yenidir, naylonla kaplanmıştır her biri…

            Şiir onun tutkusuydu, şiir denildiğinde Tatlısu Hoca akla gelirdi, neden gelmesin ki, ezberinde beş yüzden fazla şiir vardı. Konu nereye gelirse gelsin, her alanda ünlülerden okuyacağı bir şiiri mutlaka vardı. Şiiri okurken konuya kendini de katar, hücrelerine kadar şiiri hisseder, heyecanı bütün jest ve mimiklerine yansırdı. Ondan şiir dinleyen bir daha dinlemek isterdi.

            Ludingirra Şiir dergisinin tüm sayıları elinde desem şiirle ilgisi daha iyi anlaşılır sanırım.

Kitaplarıyla mutluydu.

            Antik Dünyanın ünlü bilgesi Aisopos (Esop)   evinde çalışırken, bir asil kapıyı vurmadan içeri girer ve kitaplarına eğilmiş filozofa,

            "Böyle yapayalnız nasıl oturabiliyorsun" der.

            Aisopos başını kaldırır, "Ben yalnız falan değildim" der, "ama sen içeriye girdiğin andan itibaren ne kadar yalnız olduğumu anladım."

            Edebiyatı zevk haline getirmiş olan hoca, Çankırı Askeri Astsubay Hazırlama Okulun’da büyük kültür adamı Enis Batur’la tanışınca edebiyat çevresi, ilgi alanları ve kültür ufku daha da genişler, derinleşir. 

            Onunla bağını koparmaz.

            Kitap bağışına dair Halıkent Müstakil Bölge Gazetesi’nde hakkında bir yazı yazarak, büyük bir kültür olayı olarak değerlendirdiğim  bağışı olayını kamuoyuna duyurmuştum.

            Daha sonra Eneis Batur’un “Cumhuriyet Kitap”ta bu yazıdan alıntı yapmasıyla bu kültür olayı buütün Türkiye’ye duyulmuştu, tabi o zamanlar diital yayın bugünkü gibi yaygın değildi.

            Batur, Mehmet tatlısu, Okuma salonu, ile ilgili yazısını “pervasız pertavsız,2009”, kitabında da yer vermiş, şöyle yazmıştı:

            “Mehmet Tatlısu Okuma Salonu”nun açılış haberi, Manisa’da yayımlanan Halıkent Müstakil Bölge Gazetesi’nde, Eğitim Fakültesi Öğr. Gör. Şaban Çetin’in dörtdörtlük bir portre yazısı eşiliğinde yer aldı:

“Bağışlanan kitaplar geniş bir kültürel yelpazeye sahiptir. Kitaplıkta roman, hikâye, şiir, tiyatro; sinema, deneme, tefsir, hadis, felsefe, psikoloji tarih, sanat tarihi, kültür alanları dışında; Her sahada ansiklopedi, sözlük, kültür-sanat dergilerinin tam koleksiyonları da bulunmaktadır…” 

            Bana kalırsa diyor Batur, Mehmet Tatlısu, Lermontov’un söleriyle, “zamanımızın bir kahramanı” sayılsa yerinde olur.

 

            Zamanımızın kahramanı… telefonun sesi… birbirine karıştı…

 

            Buyrun Mehmet Hocam, nasılsınız?

            Çok iyiyim Şabancığım sana müjdeli haberi vereyim dedim.

            Yoksa?

            Evet.  Bağışladığım 12 bin kitabın teslim töreni gerekleşti.

            Çok sevindim nasıl geçti?

            Çorum’da restore edilen tarihi binanın altı Millet Kütüphanesi olmuş, kitaplarım oraya yerleşti. Çok mutluyum, Bürokratlar açılış yaptı, öğrenciler etrafımı sardı, sorular soruyorlardı. Kitapları nasıl aldığımı, içmediğim sigara parasıyla nasıl kitaplar aldığımı anlattım. Biliyorsun benim kitaplarım nitelikli kitaplar…

            Biliyorum Hocam Hem kitapların nitelikli hem de konu yelpazesi çok geniş, çok özel dergilerin bile kolleksiyonları bulunuyor sizde. Fakülteye bağışladığınız kitap ve dergilerden biliyorum bunu...

            Çorum’a bağışladığım 12 bin 19 bağış da aynı nitelikte.

            Yine Çorum Plakasına odaklanmışsınız Hocam…

            Fakülteye bağışladığımın sayısı da 4019 idi.

            Hocam kendinize hiç kitap kalmadı mı?

            Şabancığım yazarlarından imzalı bin civarındaki çok özel kitaplar duruyor, onlara kıyamam…

            Hocam onlar da bin de kalmaz, kısa sürede çoğalırlar…

            (Gülüyor) Şabancığım Kitapsız yaşayamam ben…Onlarla mutluyum.

YAZARLAR