Ahmet İNCE


YOLUN KIYMETİNİ BİLİN !!


               Son bir hafta içerisinde, Gördes Akhisar yolunda üç kaza meydana geldi. Üçünde de uzun araçlar devrildi. Yol uzun süreliğine trafiğe kapatıldı. Can kaybı olmaması, başka araçların kazaya karışmaması sadece teselli oldu. Tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi.

 

               Yolda uzun araç devrilir, bunlar asit taşıyan tankerler olunca, herkesin dikkati Gördes - Akhisar yoluna çevrilir. İlk kim aranır, kim sorulur? Tabiî ki Gördes Gazetesi ve dolayısıyla efendim ben..

 

               Yazmalıymışım, dikkat çekmeliymiş, kangren olmuş bu meseleyi tekrar kaleme almalıymışım. Emriniz olur efendim. Tamam da bende yazacak ne takat kaldı, ne de arzu. Yolla ilgili yazdığım yazıları birbirine eklesem, Gördes-Akhisar arasına yol olur.

               An itibarıyla, şöyle bir kırılmışlık içerisindeyim.

 

               Bu yol benim şahsi meselem değil. Aslında kimsenin değil. Şehrin nüfusu, civar mahallelerin ve ilçelerin nüfusu ne kadarsa, onların topyekûn sorunudur. Yani öyle olmalıdır. Olmak zorundadır.

               

               Ama olmuyor işte. Bunu yeni yeni fark ediyorum. O zaman şöyle düşünüyorum. Halkın meselesi olmayan bir konuyu, yıllarca yazıp çizmenin, bağırıp çağırmanın anlamı ne? Halka rağmen, gazetecilik yapılır mı?

 

               Bir seçim dönemini geride bıraktık.

 

               Gördes - Akhisar yolu, vatandaş tarafından hiç konuşulmadı. Bu konuda talepte bulunmadı. Dolayısıyla oy meselesi yapmadı. İktidara çok yüksek yüzdeyle destek verdi. Keza iktidar cephesi de, seçim sathı mahallinde yol derdini gündeme getirmedi.

 

               Eee efkârı umumiyeye ilanımdır.

 

               Halkın meselesi olmayan bir derdi; yıllarca varmış gibi yaparak, yayın yaptığım için özür dilerim.

 

               Aslında bu yolun kıymetini bilmek gerekir diye tavsiyelerim olacak.

 

               Siz eski yılları bilmezsiniz.

 

               Yolumuz topraktı. Tavşan alanından geçerdi. Akhisar’a 2,5 saatte giderdik. Pekmezci’de, Görenez’de toz silkme molası verilir, tereyağlı ekmekle yumurta yerdik. Muavinler bu arada, birikmiş istifra torbalarını çöpe atardı.

 

               12 Eylül döneminde, bugünkü haline getirildi yol. Şose yoldan kurtulduk asfalt olduk. Tavşan alanının çetin kış şartlarıyla geçit vermezliğinden kurtulduk. Bunları yeni nesiller bilmeyebilir.

 

               Aslında benim kuşağıma, yolun bugünkü hali Londra asfaltı gibi geliyor.

 

               Haa diyorsunuz ki son yıllardaki kazalar ne olacak? Kaç kazada kaç insan öldü, kaç kişi sakat kaldı? Yol, trafik yoğunluğunu kaldırmıyor diyorsunuz.

 

               Bunların bir önemi yok aslında. Yol bu, trafiğe çıktın mı her şey olabilir. Kazalar olur, ölümler olur. Sonra kader diye bir şey var canım. Hiçbir şey bilmiyorsan, kader der geçersin olur biter.

 

               Onun için diyorum ki Gördes halkı yolun kıymetini iyi bilmeli, varlığına dört elle sarılmalıdır.

               Şu anda dudaklarımda, o güzel şarkının mısraları dolaşıyor: “Sana dönmeyeceğim.”

 

               İlaveten şarkıyı kendime rehber ediniyorum ve şöyle fısıldıyorum:

 

               “Artık yazmayacağım, bütün kabahat benim. Sen ne söylersen söyle, artık yazmayacağım..”

YAZARLAR