Bozkırı yırttı dörtnala atlarımız
Adriyatik’e değdi kanatlarımız
Aştık uçsuz bucaksız sıra dağları
Geçtik sınır boyu yasak ırmakları
Gökyüzü çadır oldu, yıldızlar sancak
Tarihi, destanlar anlatabilir ancak
Şehit düştük surlarda, İstanbul’da
Kıyama durduk kutlu Eyyüp Sultan’da
Açıldı cennet bahçeleri alplere
Karıştı alpler kırklara, yedilere
Gördük ufukta yanan Kızıl elmayı
Yüreğimizde tutuştu Balkan sıcağı
Dikildi önümüze Viyana kapısı
Boynumuza muska Anadolu tapusu
Puslu bir havada terk ettik Balkan’ı
Milyonlarca Türkün döküldü al kanı
Çullandı hemen akbabalar, sırtlanlar
Çanakkale’den kaçan soysuz korkaklar
Boğaza demirli büyük zırhlı gemiler
Türk milleti esir olacak zannettiler
Ufka baktı korkusuz, iki mavi göz
Geldikleri gibi giderler dedi, söz
Afyon, Dumlupınar, bozkır uğuldadı
Analar oğulları harbe uğurladı
Gözler kurtuluşta, kulaklar ezanda
Tescillendi Türk yurdu şehri Lozan’da
Sarsıldı dünyada emperyalist düzen
Yüzsüzce dünyanın iliğini emen
Ufka baktı umutla yurdum insanı
Unutmadı hiç ağustosu, nisanı
Başladı anayurtta ayrı bir uğraş
İktisadi gayret en kıymetli savaş
Fabrikalar kuruldu, toprak sulandı
Demirden tirenler tüm yurdu dolandı
Başımızı çevirdik parlak fezaya
Dünya hayran kaldı Anka’ya, Siha’ya
Bu gurur nasip olmaz her bir millete
Omuz omuza durduk her bir illete
Nerde dertli olsa, Türkiye ordadır
Biliriz, insanlar, çocuklar zordadır
Toprağıma göz diken namerde sözüm
Yurtta barış, cihanda barıştır özüm