ÇOCUK İLE KUŞ
Büyük bir ormanın kenarında küçük bir yayla evi vardı. Evin önünde yazın dalları kırmızı meyveyle dolan geniş bir kiraz bahçesi uzanırdı. Bu evde bir nineyle on üç yaşındaki torunu birlikte yaşardı. Nine gün boyunca kuzularla ilgilenir, torun da koyunları alıp yaylanın otlaklarında otlatırdı.
Güneş tepeden yakmaya başladığında çocuk koyunları ağıla getirir, nine de onların sütünü sağardı. Sütlerden peynir ve yoğurt yapılır, ailenin ihtiyacı böyle karşı-lanırdı. Fakat çocuğun kötü bir alışkanlığı vardı: Kuşların yuvalarını bozmak ve onları avlamak.
Bir gün çocuk sapanını alarak kiraz bahçesine gitti. Ağaçların arasından cıvıldayan bir kuş sesi duydu. Sesin geldiği yere yaklaştığında göğsü sarı, başı kırmızı bir kuşu gördü. Kuş, rüzgârla sallanan kiraz yapraklarının arasında bir görünüp bir kayboluyordu.
Çocuk kuşu vurmak için sapanını gerdiğinde kuş birden çırpınmaya ve yüksek sesle ötmeye başladı. Çocuk dikkatlice baktığında kuşun yuvasını fark etti. Yuvada henüz tüyleri bile bitmemiş üç küçük yavru vardı. Yuva kenarında ise büyük bir yılan, yavrulara doğru sinsice yaklaşmaktaydı. Meğer kuşun çırpınışı ve cıvıldaması bundanmış.
Çocuk önce taşlarla yılanı uzaklaştırmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Sonra yerde kalınca bir çomak buldu ve yılanı yuvadan uzaklaştırdı. Yılan taşların arasına süzülerek kayboldu. Kuş yavrularının üs- tünde dönüp duruyor, onları korumaya çalışıyordu. Çocuk ise yavruların annesiz kalmasının acısını yüreğinde hissetti.
O günden sonra çocuk bir daha sapanını eline almadı. Büyüyünce de hiçbir silaha dokunmadı. Kuşlar ve tüm canlılar için merhametli bir insan oldu.
Bu olay, her canlının yavrusunun annesiyle birlikte güven içinde büyümesi gerektiğini gösterdi. Hayvanlar içgüdüyle birbirine zarar verebilir, ama insanlar akıllarını ve vicdanlarını kullanarak hiçbir canlıya zarar vermemelidir.
NOT: Bu öykü 19/07/2023 tarihli Halıkent Bölge Gazetesi’nde yayımlanan “Çocuk ile Kuş” adlı öyküden yeniden uyarlanmıştır.