Kıymetli okurlar, hepimizin hayatında dönüp dolaştığımız, bazen yüzünü gördüğümüz, bazen kapısını çalmaya çekindiğimiz ama aslında bize en yakın olan insanlar vardır: Komşularımız. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, Allah’a ibadet ve anne babaya hürmetten hemen sonra komşulara iyi davranmayı emreder. (1) Bu emir, bize komşuluk ilişkisinin ne kadar değerli olduğunu açıkça gösterir. Sevgili Peygamberimiz (sav) de komşuluk hukukunun müminlik ölçülerinden biri olduğunu sık sık hatırlatmıştır. Hatta bir hadisinde, “Komşusu kendisinden emin olmayan kimsenin cennete giremeyeceğini” (2) buyurmuştur. Tüyleri ürperten ve kendimizi yoklayama fırsatı veren ne açık bir uyarı, değil mi?
Biz insanlar, hayatı tek başımıza yaşayamayız. Sevinçlerimiz paylaştıkça çoğalır, acılarımız paylaştıkça hafifler. Bu sosyal bir varlık olmamızın bir sonucudur. Bir derdimiz olduğunda bizi arayacak, kapımızı çalacak bir komşunun varlığı, bazen dünyanın bütün servetinden daha kıymetlidir. Çünkü komşu, en yakınımızdır; mesafe olarak yakın olduğu kadar gönül bağı olarak da yakın olmalıdır.
Ne yazık ki bugün modern hayatın hızlı temposu, bireyselleşme ve “kimse kimseye karışmasın” anlayışı, komşuluk ilişkilerimizi zayıf düşürdü. Aynı apartmanda yıllarca yaşayıp birbirinin ismini bilmeden selamsız sabahsız geçen insanlar var. Oysa Peygamberimizin, “Komşuna iyilik yap ki mümin olasın” (3) öğüdü bize, müminliğin bir davranış biçimi olduğunu gösterir.
Bir kimse Resûl-i Ekrem’e (sav) komşuluk hakkını sormuştu. Peygamberimiz şöyle saymıştı:
“Hastalandığında ziyaret edersin; vefat ettiğinde cenazesine katılırsın. Borç istediğinde karşılayabilirsen verirsin. Zorda kaldığında ihtiyacını karşılarsın. Hayırlı bir iş yaptığında tebrik eder, musibete uğradığında sabrı tavsiye edersin.” (4)
Bugün bu tavsiyeler aslında bize şöyle sorular yöneltiyor:
• Komşumuz hastalandığında halini soruyor muyuz?
• Evinden cenaze çıktığında yanında olabiliyor muyuz?
• Bir ihtiyacı olduğunda “Be-nim de var, paylaşayım” diyebiliyor muyuz?
• Yoksa kapılarımız sağlam olsun da kimse içeriye yaklaşmasın diye mi düşünüyoruz?
Komşuluk, sadece yan yana oturmak değil; gönül gönüle durabilmektir. Soframızda bir tabak fazla bulundurmak, kapı önünde selamı eksik etmemek, balkonlar arasında dahi tebessümü esirgememektir.
Peygamberimiz (sav) her daim hatırımızda tutmamız gereken güzel bir tembihte bulunmuştur bizlere.
Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna karşı en güzel davranandır. (5)
Kaybolmaya yüz tutan bu güzel mirasımıza sahip çıkalım. Kapılarımızı açalım, gönüllerimizi açalım, selamı çoğaltalım. Belki de yıllardır aradığımız huzur, sadece bir kapı ötede duruyordur.
Kalblerimizin ferah, yuvalarımızın huzurla dolu olması dilekleriyle…
Kaynaklar :
(1) Nisâ, 4/36.
(2) Müslim, Îmân, 73.
(3) Buhârî, Rikâk, 23.
(4) Tirmizî, Zühd, 2.
(5) Tirmizî, Birr, 28.